Güneşten dünyamıza gelen ışık, renk ışınlarından oluşan bir karışımdır. Newton bu durumu 1660'lı yıllarda gerçekleştirdiği prizma deneyleri ile kanıtlamıştır. Renkler bir maddeye çarptığı zaman bazı renkler yansıtılır bazıları ise maddenin atomlarında bulunan elektronlar tarafından absorbe edilir. Aslında maddelerin renklerini yansıtılan renkler oluşturur. Çünkü maddelerden gözümüze gelen renk ışınları madde tarafından kabul edilmeyen yani yansıtılan renklerdir. Örneğin kırmızı bir elma, kırmızı rengi yansıtan bir yapıya sahiptir. Diğer renkler elma atomları tarafından absorbe edilir. Böylece gözümüze sadece elmadan yansıyan kırmızı renk ulaşır. Bu nedenle elmayı kırmızı olarak görürüz.

Renkler hakkındaki detaylı bilgiye Renkleri Nasıl Görürüz? adlı makalemden ulaşabilirsiniz.

Renk veren kimyasal maddelere pigment denir. Pigmentler belirli renk ışınlarını yüzde yüze yakın yansıtan maddelerdir. Bu nedenle de renkleri parlak ve canlıdır. Her pigmentin farklı bir molekül yapısı bulunmaktadır. Örneğin endüstride beyaz renk vermek amacıyla en fazla kullanılan pigment titanyum dioksit (TiO₂) 'tir. Bu madde güneşten gelen renk ışınlarının hepsini yansıtır. Bu nedenle TiO₂ beyaz renktedir. Titanyum dioksit gibi bakır, demir gibi metalleri içeren inorganik pigmentlerin yanında, yapısı oldukça karmaşık organik pigmentler de bulunmaktadır.

Pigmentlere ulaşan renk ışınlarından bazıları moleküller tarafından absorbe edilir. Böylece moleküllerin enerjisi artarak kararsız bir yapı oluşur. Moleküller fazla enerjilerini kendilerine has ışımalar ile ortama verir. Bu ışımalar genellikle kızıl ötesi şeklindedir. İnsanlar kızıl ötesi ışımayı ısı olarak algılar. Işık tarafından sürekli enerji bombardımanına tutulan pigmentlerin molekül yapıları nihayetinde farklılaşır. Moleküller parçalanarak pigment özelliği olmayan daha küçük ve farklı moleküllere dönüşür. Oluşan yeni moleküllerin ışığı yansıtma düzeyleri pigmentler kadar yüksek değildir. Bu nedenle uzun süre ışığa maruz kalan renkler solar.

Her rengin kendine özgü frekans, dalga boyu ve enerji düzeyi vardır. Güneşten gelen renk ışınları içinde enerjisi en düşük renk kırmızı iken, enerjisi en yüksek renkler mavi ve mordur. Bu nedenle kırmızı renkli maddeler ışık altında daha çabuk solar. Çünkü bu maddeler enerjisi en düşük renk olan kırmızı rengi yansıtırken enerjileri yüksek diğer renkleri absorplamaktadır. Işık ile yüksek enerji bombardımanına tutulan kırmızı renkli maddelerde moleküllerin parçalanma süresi bu nedenle daha kısadır. Bu durumun tam tersi de doğrudur. Yani mavi ve mor renkli maddeler en geç solan maddelerdir. Çünkü bu maddeler enerjisi yüksek mavi ve mor rengi absorbe etmeyerek yansıtırlar. Bu nedenle de moleküller ışık altında çok daha geç parçalanır.